28 Mart 2018 Çarşamba

ON INFORMATION

KNOWLEDGE


      Most of time i am thinking what is the knowledge. Recently i have got something, how human obtains knowledge and in which situation? All the words that come out of a person's mouth are a knowledge, roots come out of mouth going to mind. A lot of information which is placing in mind, let's think how the human being get these informations.

-The Human being is borned  with knowledge in his mind.
-When the human being is borned there is no any information in his mind.

     We can of course understand different between two of them,however which one is right?Either be plausible or we can not called to realty space. The human being experiences the later part earning knowledge including right now!
    Everything that is left behind as good or bad in our lives can be called with a word ''Experience''.We need to talk there is an another topic.First humans who did know anything about verbal and status words  how they called to all of these words we know and don't know? Let's mess up! Who said first ? Why are we called to jean as jean? How they have separated action and status words? Who said as 'this is action' ? So all of them means that how the knowledge has enter into humans life.These constructs came from the innate by creator in the minds of mankind or humans could product themselves all of them.

   I cound't answer to whole questions. I wonder that when humans think to know something how much the know it how true ? According to this unanswered questions while  we  whatever do in our dailylife  we are doing as monotone also it doesn't mean we don't know very well still everything in  even our monotone life. We can ask good things about them;

-How many times a human breathing a day?
-How many times a human moves eyelashes?
-How much hair we lose in a day ?

WE DO NOT KNOW ANY SHIT !

20 Mart 2018 Salı

Bilgi üzerine.

KNOWLEDGE

       Bilgilenme nedir diye düşünüyorum çoğu zaman. İnsanoğlunun  bunu hangi şartlarda nasıl elde ettiği de son zamanlarda gündemimde. Bir insanın ağzından çıkan bütün kelimeler bir bilgidir,ağızdan çıkanların kökü zihne gider. Zihinde yer etmiş bir çok bilgi,insan tarafından nasıl kazanılmış üzerine düşünelim biraz.
       İnsan doğar doğmaz zihninde bilgilerle doğar-insan doğduğu zaman beyninde hiç bir oluşum olmadan doğar ve kazandığı bilgiler hep sonradan elde edilir.Bu ikisi arasındaki farkı elbette okuyunca anlayabiliyoruz,ancak hangisi doğru? Akla hangisi daha yatkın gelen mi doğru yoksa adlandıramadığımız diğer gerçeklik uzayı mı? Kazanılan bilginin sonradan olan kısmını, insan hayatının her evresinde tecrübe ediyor.TAM ŞUAN DAHİL.
      Yaşantımızda iyi ya da kötü olarak geride kalan her şeyin bilgi kapsamında tek bir kelime ile söyleyebiliriz''TECRÜBE''. Çoooook güzel bir konuya değinerek diğer düşünce yapısına geçiş yapalım madem. Hani insanlar,biz değil ama taa en baştakiler,eylemleri ya da durumları nasıl adlandırmışlar?Hadi bokunu çıkartalım. Yapılan bir işin eylem halindeki oluşuma, ilk eyleme eylem kim demiş? Ya duruma? 
     Nereye geldik kelimeler insanoğlunun hayatına nasıl girdiler? Bu yapılar insanoğlunun zihninde doğuştan yaratıcı tarafından mı geldi yoksa bunları insanoğlu kendinden mi üretebildi?
   Ben bu ''BİLGİ'' sorularının hiç birinin cevabını bilmiyorum.Acaba insanlar bir şeyleri bildiğini sanırken gerçekten ne kadar biliyorlar? Hayatının parçası olmuş bir iş, bir eylem her zaman o işi MÜKEMMEL biliyorsun anlamına gelemiyor ne yazık ki. Şöyle güzel sorularla açalım;
Gün içerisinde kaç kere burnundan nefes alıp,kaç kere ağzından nefes veriyoruz?
Kaç kere kirpiklerimiz gün içerisinde birbirine deymekte?
Her gün taradığın saçlarının sayısını biliyor musun mesela?

Sahip olduğun her şeye ne kadar sahip olduğunu,onlara nasıl sahip olduğunu bilmeden monotonluk içerisinde bir süregelirlik...

Bildiğini ne kadar derin ne kadar basite indirgeyebilirsen, bir o kadar da basitleştirebilirsen,benim gözümde o kadar alimsindir.

ADAM OLUN ADAM BİR BOK BİLMİYORUZ!

  


23 Ocak 2018 Salı

Nilipek - Koşuyolu

                                          BAKIŞ



    Düşündüklerimi, hissettiklerimi an aşırı verdiğim reaksyonları kayıt altına alsam psikopat oluyorum herhalde.Siz hiç kendinizi şarkı sözlerine dalıp giderken bulmadınız mı? Müzik hayatımda aldığım en büyük uyuşturucu.Her kelimesinde,her notasında ayrı ayrı duygular hissettiriyor adama yahu!
    Nilipek denilen şahısın sesi zaten böyle al söylet ninniyi,insanın kundaklanası geliyor.Bir de sözlerin anlamları böyle  yaşadığın her anına hitap edebiliyor.Nefes aldığın ve en mutlu olduğun zamanlara küçücük dokundurması yok mu! Ufff .. Youtube gibi yerlerde yazarlar ya hani , '' abi replay tuşunu çökerttim'' AĞZINA SIÇTIM.İnsana mutluyken yaşadığı şeyler için şükretmeyi, normal ruh haline büründüğün de ise,gayet hayatının her anında vücuduna temas etmesi gerekiyormuş gibi hissettiriyor adama.
    Ne biliyim abi çok masum hissettiriyor insana,yıllarca yaşadığım duyguları hatun kişisi almış resmen benden yazmış gibi hissediyorum.Belki de hayatımızda bu sese yakın zariflikteki varoluşlar sadece 1 olduğundan insanı alıp,gökkuşağının en yüksek yerinde renklerin üzerinde uzanıp,bulutların sana komşu olduğu bir anda uzaya bakmak gibi bir şey

https://www.youtube.com/watch?v=XpZs6Sw08UM


13 Ocak 2017 Cuma

Ne oldu evlerden daha değerli insanlarımız ??















  Eskilerinin yerine yenilerini diktiler binaların . Daha sağlam , daha şatafatlı , daha fazla insan barındıranlar geldi yerlerine binaların . Satan da , alan da memnundu halinden . Kimi ceplerini şişirdi , kimi içini rahatlamak , bir ev sahibi olmak adına eski evini tadilata verip dairelerini 1 den 2 ye çıkardılar . Alıp getirdikleri bir fazladan daireleri vardı , tutup götürdükleri komşulukları bitiyordu .
  Yavaş yavaş gelenler gidenleri aratmaya başladılar . Bu işlem o kadar yavaş gerçekleşiyordu ki , tıpkı Akciğer hipertansiyonu gibi . İlk defa karşılaştıkları  hastalıkların tedavi yöntemi olmayan tıp gibi .İnsanın göz göre göre öldüğü bir hastalık , herkese bulaşmış !
  Misketlerin şu an evli erkeklerin bile 1 şişe ya da 1 tane dahi olsa sakladığı bir anı olarak , merdiven altında , çatı arasında  unutulan bir bodrum katta kalmıştır . Gerçek arkadaşlarında , misket oynayıp da evlerini satıp gitmeyen komşu çocuklarıdır , hala hayattalarsa .

10 Ocak 2017 Salı

Naber gaye?

    Uyumalı mı gözler , yoksa daha da fazla altlarına kara mı çalınmalı?
Saat geç olmuş uyumalı insan bu saatte elbette diyorum . Yarın şu var , bu var , belki okul belki işin var . Yoksa bile hiç biri ,  insanı rahat ettirecekmiş gibi geliyor erken uyuyup uyanmak . Bahsi olan bir konu var günü uyuyarak geçirmek ya da Güneş'ten faydalanmak .
İnsan neye göre güne başlar ki ? Dışarıdaki oluşumlara ettiği hizmetlerden ötürü müdür ? Bir memur için güne başlamak , gözlerini açmak sabahın en erken suları 06.00 sularında olsa gerek . Hoş bir de yemek yeme , giyinip hazırlanma evresi var değil mi bu işin ? Gece bekçileri ne yapsın yahu o zaman ? Bu insanlar için gün sabah 08.00'de biterken , akşam 5 gibi başlıyorsa bu adamlar ne yapmalı ? Neyin düzen olgusu ki bu ? Bu Gepetto'yu nereden bulup sorabiliriz ki ?
    Öyle bir güce sahip olmalı ki insan kendi dünyasını yaratmalı . İstediği her neyse , ona uygun olacak bir zamanda düzenlenmeli . Gücü böyle ayarlamalı . Diyelim ki birer Gepetto olduk , saygınlığımız (gücümüz) fevkalade sınırlarda meşk atadursun , ya bizim yarattığımız dünyamızın dışındaki başka Gepetto ustanın oyununda yer alırsak ne yapacağız ? Elimizdekiyle mi yetinmesini bileceğiz ? Sınırları mı aşacağız ? Yoksa ait olduğumuz oyunda , bize verilen rolün hakkını mı vereceğiz ? Ne yapacağız biri bir şey desin !
   Galiba biliyorum ben ; büyük emekli adımlar ! Bir bebek doğası gereği asla en başta emeklemek için emeklemeyi , ya da yürümek için yürümeyi başaramaz . Bir topun , bir halı deseninin , sana kucak açılmış sımsıcak şefkatli kolların arasına emeklersin , yürürsün en başta . Sonra zaten ver yansın , aşk olsun seni tutabilene !
Bir öğrendin mi yürümeyi koşmaya başlamışsındır belki haberin yoktur ; ki zaten yürümek emeklemenin koşma hali değil midir ? 

Temelini sevgiyle ve sabırla atacaksın . 
Üzerine emekle kremasını koyacaksın .
Emeğinin üzerinde tecrübelerini serpiştireceksin .
Tüm hepsini harmanlayıp ,
Gayeye ulaşacaksın . . .

Ari Barokas - Yaşıyorum Sil Baştan

Her ayın onu.


   Okumak zor iş memleketimde . Hele ki başka şehirde yalnızsan . Klişe bir söz var ya hani ''çevresini mutlu eden insanlar aslında hep mutsuzlardır'' diye , heh bak ben tam o şahısım. Sakarya'da üniversite öğrenciliği yapıyorum , aslında bir sürü de dostum var . Bir de sevgilim. Sevgilim dediysem öyle küçük bir şey gelmesin akıllara . SEVGİLİ büyük bir hükümlülük gerektiren isimdir . Sevmeyi , sevgiyi , yaşatmak zordur bir bünyede . Dünyada en ağır , bir o kadar da en güzel betimlemeleri içeren hangi fiil ve isim bu kadar heyecan verici olabilir ki ? Aile bambaşkadır , senin doğuştan sahip olduğun güzelliğin başlangıcıdır . En derinden bağların olduğu güçlü bir komisyon . Ne olursa olsun her muhakemede senin tarafında olan bir yürek meclisi .
   Sevgili aile demektir . Aile dünyaya geldiğinde , varlıklara , canlılara , olaylara , duygulara , A'dan Z'ye her şeyin temelinin hazırlanıldığı , kek kalıba konulmadan önceki malzemeleri karıştıran eldir . Yani biz her halükarda , pişsek de pişmesek de Kek'iz . Sevgili ise sadece hayatına renk katmak için üzerimize dökülen bir sos olabilir . Ancak kekin tadı kadar da  , sosun  lezzeti de önemlidir . Hamurun da  sosun da güzel olacak kek kardeş . Tadını ona göre ayarlayıp çıkacaksın fırınından bu dünyaya .
   10,01,2017 23:16 tarih şuan . Devletten aldığım bir geri dönüşlü kredimin günü . Her ay benim için tek anlamı budur onların . Ama bugün , sevgilim evine gitti , hoş bir hafta sonra yine beraber olacağız ama , kendimi tadı bozuk , sosu dağılmış bozuk bir kek gibi hissediyorum . Bugün onu çok özlüyorum , neden bilmiyorum . Benim hamurumu karıştıran el de uzakta , sosum da ? Bir kek bile değilim bugün .